Bizim heybemizdeki turp örgütlü mücadele

Bir metal işçisi

Kayseri

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 105 kişinin gözaltına alınması ve tutuklanması, sonrasında yapılan ve tek adam rejimine itiraza dönüşen eylemlere ilişkin fabrikamızda yapılan değerlendirmeleri aktarmak istiyorum. Hafta tatili sonrasındaki ilk iş günü fabrikadaki tüm arkadaşların gündeminde bu konular vardı.

Uzun yıllar MHP’ye, şimdi İyi Partiye oy veren bir arkadaşım “Tüm bu yapılanlara rağmen hâlâ AKP’yi savunanların olduğunu görünce çılgına dönüyorum” diyor. Milyonlarca insanın oy verip seçtiği birini tutuklamanın Erdoğan’ın iktidardaki sonunun geldiğini gösterdiğini söyleyen işçi, “Ülke hem ekonomi hem demokrasi anlamında daha kötü günlere gidiyor. Sokağa çıkacağım ama arkamda duracak ne sendikam var ne babam var ne bir üye olduğum siyasi parti var. Bu nedenle de tüm öfkemi sahte hesapla sosyal medya üzerinden yansıtıyorum. Erdoğan’ın sonu geldi. Çünkü takip edebildiğim kadarıyla bu sürece tepkiler büyüyecek” diyor.

‘Bunun faturası bize de çıkacak’

“Nasıl olur da bir insana bu kadar hızlı şekilde tutuklama kararı verilir” diyen Zafer Partili bir işçi de şunları söylüyor: “Bu talimatın Erdoğan tarafından verildiği çok açık. Bence Erdoğan kendi ayağına kurşun sıktı. Bu halkı karşısına almak kendisine kaybettirecek. Ülkenin Merkez Bankası rezervleri eridikçe eriyor. Bu demek oluyor ki düşük ücret dayatmaya devam edecekler. Biz zaten birlik olmaya korkuyoruz. Sokağa çıksak karşımıza polisi dikecekler. Bu sebeple de hem sözleşme döneminde hem de demokrasi adına kayıplar yaşayacağız. Yeter artık bunların gitmesi gerekiyor.”

Saadet Partili bir işçi de “Erdoğan tarafından verilen talimatlara göre hareket ediyorlar. Ben de isterdim sokağa çıkmayı ama başıma bir şey geldiğinde kimse sahip çıkmayacağı için evimde oturdum, sosyal medyadan takip ettim. Polislerin bu kadar sertleşmesi çok yanlış. Ama eylem yaparken de provokasyona gelip polislere karşı öfke kusmak da yanlış. Çünkü bizim tek derdimiz demokrasi olmalı. Bu gidişata dur demek olmalı” diyor.

‘Halkın tepkisinin bu denli olacağını düşünmedi’

İyi Partili bir başka işçi de şunları söylüyor: “İmamoğlu, Erdoğan’ın karşısında güçlü bir adaydı, tek çaresi tutuklatıp aday olmasını engellemekti, yaptı. Erdoğan kendi iktidarını daha da sağlamlaştırıp padişahlığını ilan etme yolunda ilerliyor. Ama halkın bu denli tepki vereceğini de düşünmedi. Benim en zoruma giden şey Mansur Yavaş’ın açıklaması sonrasında Özgür Özel’in DEM Parti’den özür dilemesi. DEM Parti işin içine girince benim tercihim değişiyor. Çünkü benim çok yakınım bu ülkede askerde şehit oldu. Tam AKP ve MHP, DEM’le ittifak yapıyor diye milliyetçiler CHP’ye yönelmişti, ben de CHP’ye oy vermeyi düşünmeye başladım ama DEM Parti’yle bu şekilde ilişki içerisinde olması beni rahatsız eden bir durum. Ama Erdoğan’ın son çırpınışları. Fakat ben yine de yanımdaki, yöremdeki hiç kimseye güvenmiyorum. Seçimde gerçek tabloya bakarak konuşalım. Demokrasi için de sokağa çıkabiliriz. İşimden atılmayacağımı bilsem eve hiç gitmem.”

Bugün seçilmiş, yarın işçi

Emek Partisi üyesi bir işçi olarak tüm aktardıklarım neticesinde işçi arkadaşlarıma elbette ben de sözümü söyledim. Bu mesele sadece İmamoğlu meselesi değil ve en çok biz işçilere lazım olan demokrasi ayaklar altına alınıyor. Milyonlarca oy alarak seçilmiş belediye başkanına bu yapılıyorsa yarın bizim her türlü hakkımız da elimizden alınır. Yaklaşık çeyrek asırdır iktidarda olan AKP’nin attığı adımlar bizi faşist bir düzene götürür. Eğer faşist bir düzen hakim olursa ne sendikamız olur ne oy kullanma hakkımız. Ses çıkarmamıza bile müsaade edilmez. Eğer biz bugün bu yapılanlara sessiz kalırsak yarınlarımız daha kötü olacak.

İşçilerin aslında gün geçtikte siyaseti daha çok konuştuğunu söyleyebilirim. Fakat işçilerin yönelimini zamanında kontrol edebilmek de önemli. İş yerlerimizde bu tarz sohbetlerimizi ederken işçi sınıfının nasıl bakması gerektiğini iyi özümseyip örgütlenmemizi hızlandıracak taktik ve stratejiler geliştirmeliyiz. Bizim heybemizdeki turp örgütlülük ve mücadele olmalı. Yoksa sonrasında bir bakmışız ki sırtımızdaki heybeler dolmuş taşmış...